Altunizade Şub: +90 542 505 30 44
Ümraniye Şub: +90 542 505 30 44

Q-Switch Lazer

Q-Switch Lazer

Q-Switch lazer nedir?

Q- Switch lazerler diğer tüm lazer cihazlarından farklı olarak çok kısa sürede çok güçlü atım yapabilen, gelişmiş teknolojiye sahip cihazlardır. Hedefi çok hızlı vurduğu için çevre dokuya ısı kaçışı minimal olur ve bu sayede çevre doku fazla zarar görmez. Dolayısıyla yapılan işlemlerde seçicilik maksimum düzeyde tutularak yalnızca hedeflenen dokuya yönelik uygulama yapılabilir.

Q-Switch lazer kullanım alanları nelerdir?

Q-Switch lazer, leke tedavisi ve dövme silmede en çok tercih edilen lazer tekniğidir. Bunun dışında da kullanım alanları mevcuttur. Aşağıdaki uygulamalar en yaygın olanlarıdır:

  • Leke tedavisi (Yaşlılık lekeleri, güneş lekeleri, doğum lekeleri, ota nevüs ve ito nevüs, Moğol lekeleri, çiller, cafe-au-lait adı verilen açık kahve renkli lekeler vb.),
  • Dövme silme,
  • Cilt gençleştirme (Yaşlanma belirtilerini tersine çevirmek için kollajen üretimini arttırır.),
  • Ayak tırnağı mantarı tedavisinde etkilidir.

Leke tedavisinde lazer mi yoksa krem mi tercih edilir?

Lekeler ikiye ayrılır. Yaşlılık lekesi, güneş lekesi gibi lekeler deriye renk veren hücrelerin (melanosit) artışına bağlı olarak gelişir. Bunlar canlı hücre olduklarından kremlerle bu hücrelerin geçmeleri mümkün değildir. Bunlarda etkili tedavi lazer tedavisidir. Buna karşın gebelik maskesi (melasma), sivilce lekeleri ve genel koyulaşma tarzı lekelerde deride leke maddesi (melanin pigmenti) artışı vardır. Bunlarda leke kremleri ya da lazer tedavisi kullanılabilir. Her durumda ilgili cilt sorununa ilişkin hekim tarafından yapılacak olan fiziksel muayenenin ve gerekli incelemelerin ardından uygun olan tedavi yöntemi belirlenerek buna başlanır.

Yaşlılık ve güneş lekelerinden Q-Switch lazer tedavisi ile tamamen kurtulmak mümkün müdür?

Yaşlılık ve güneş lekeleri yeterli sayıda seanstan sonra tamamen temizlenebilir. Böylece hastalar isterlerse ellerinde ve yüzlerinde gelişen bu yaşlılık belirtilerinden tamamen kurtulabilirler. Lekelerin tamamen yok edilebilmesi için gerekli olan uygulama süresi ve seans sayısı hastanın cilt durumuna ve lekelerin yoğunluğuna bağlı olarak değişkenlik gösterir.

Lazer tedavisi sonrası hasta nelere dikkat etmelidir?

Özellikle güneş lekesi tedavisi sonrası, işlem yapılan alan iyileşene kadar tekrar güneşe maruz kalırsa koyulaşabilir. Bu yüzden lazer yapılan alanı güneşten korumak çok önemlidir. Leke tedavisi için kış ayları, yaz aylarına göre çok daha idealdir. Tüm lazer uygulamaları sonrası soğuk uygulama ve hassas ciltler için bazı yatıştırıcı ve yangı önleyici kremler önerilir. İşlem sonrasında güneşe çıkmaktan kaçınılmalı, hava güneşli olmasa dahi hekim tarafından önerilen güneş koruyucu kremler düzenli olarak kullanılmalıdır.

Lazerle dövme nasıl yok edilir?

Dövme mürekkebinin vücudun yok edemediği büyük parçacıkları Q-Switch lazer vurularak daha küçük mürekkep parçacıklarına ayırır. Takip eden haftalarda, vücudun bağışıklık sistemi parçalanmış küçük mürekkep parçacıklarını temizleyerek, dövmenin solmasına neden olur. Lazerle dövme silme, dövmeleri iz bırakmadan temizlediği kanıtlanmış tek yöntemdir. Bu nedenle dövme sildirmek isteyen bireylerde hekim tarafından da uygun görülmesi ile birlikte işlem güvenle gerçekleştirilebilir.

Lazer tedavisi dövmeyi tamamen yok edebilir mi?

Q-Switch lazer ile bunun gerçekleşmesi mümkündür. Fakat dövmenin rengi, hastanın deri rengi, dövmenin yapıldığı bölge, kullanılan boyanın tipi ve yoğunluğu gibi farklı faktörler sonucu etkilediği için bunun garantisi yoktur. Bu konuda hekim tarafından yapılacak muayene ve değerlendirme oldukça önemlidir.

Lazerle dövme silme kaç seans ve ne kadar süre alır?

Bu soruya standart bir cevap vermek imkânsızdır. Çünkü lazerin pigment yükü ve renklerine göre gerekli seans sayıları değişiklik gösterebilir. Genellikle 4-8 seans lazer uygulaması gerekir. Çok renkli ve profesyonel dövmelerde seans sayısı artabilir. Lazer tedavisi sonrası vücudun bağışıklık sisteminin parçalanmış mürekkebi temizlemesi için, lazer seansları arasında 6 hafta olması önerilir. Bazı hastalar, düğün veya askerlik hizmeti gibi bir olaydan önce görünür bir dövmeyi sildirmek isteyebilir. Bu gibi durumlarda tedavileri birbirine çok yakın ve yüksek doz uygulamak kalıcı yan etki riskine neden olabilir. Ayrıca parçalanmış mürekkebi vücudun temizlemesi için gerekli zaman beklenmemiş olur. Dolayısıyla dövme sildirme işlemi iyi bir şekilde planlanmalı, uygun seans aralıkları beklenmeli ve aceleci davranışlardan kaçınılmalıdır.

Dövme silme ağrılı bir işlem midir?

Lazerle dövmenin çıkarılması tipik olarak bir miktar ağrı içerir. Epilasyon veya farklı nedenlerle gerçekleştirilen tüm lazer işlemlerinde bir miktar ağrı söz konusudur. Bununla birlikte, birçok kişi beklediklerinden daha az ağrı hissettiklerini ifade eder. Ağrıyı azaltmak için işlem öncesi anestezik krem uygulaması ve işlem esnasında soğutma uygulanabilir.

Lazerin yan etkileri nelerdir?

Lazer enerjisi hedef dokuda ısı enerjisine dönüşür ve hedefi yakarak yok eder. Bunun sonucunda işlem sonrası hafif kızarıklık ve ödem beklenilen ama geçici yan etkilerdir. Yan etkilerin kısa süre içerisinde yok olmasına yardımcı olmak adına işlem sonrası dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında hekim tarafından verilecek olan önerilere özen gösterilmesi gerekir. Agresif yüksek doz tedaviler sonrası su kabarcığı, yara gelişimi, morarma, leke ve iz oluşumu gibi yan etkiler gelişebilir. Böyle bir durumun gerçekleşmesi halinde işlemi yapan hekime bilgi verilmelidir.

Dövme silme deride yara izine sebep olur mu?

Lazerle dövme silmeden sonra yara izi gelişmesi oldukça olağan dışıdır. Birçok insanın bilmediği şey, bir dövme çıkarma işleminden sonra kalan herhangi bir yara izinin, dövmenin uygulandığı anda cildin doğal yapısının bozulmasına bağlı gelişen iz olduğudur. Dövme silme işlemi tamamlandıktan sonra, mürekkep konumdan elimine edilmiş olacaktır ancak dövme ile orijinal kalitesi bozulmuş olan cilt geride kalmaya devam edecektir. Dolayısıyla bu durumun dövme silme işlemine bağlı gelişen bir durum olmadığı bilinmelidir.

Eğer siz de çiller, güneş lekeleri ve sivilce izleri gibi cilt sorunlarına sahipseniz veya dövme sildirme işlemi yaptırmak istiyorsanız hekiminize danışarak Q Switch Lazer tedavisi hakkında bilgi alabilirsiniz. Cilt gençleştirme ve kusurların giderilmesine yönelik olarak yapılacak olan uygulamaların öncesinde cilt sorunlarınızın fiziksel muayene ile detaylı bir şekilde incelenerek değerlendirilmesi gerekmektedir. Hekiminiz tarafından Q Switch lazere uygun olduğunuzun belirtilmesi halinde lazer seanslarınız için randevularınızı oluşturabilir, cilt kusurlarınızdan kalıcı olarak kurtulabilirsiniz.

Sülük Tedavisi

Sülük Tedavisi

Günümüzde modern biliminde desteklemesi ile artan bir şekilde kendine daha yaygın bir kullanım alanı bulmuştur. Sülüğün etkisi 3 ana temele dayanır. Sülük; baş ve kuyruk kısmında kan emen vantuzları bulunan ve ağırlığının 8 katı kadar kan emebilen bir canlıdır. Sülüğün salgılarında kanın pıhtılaşmasını önleyen, pıhtıyı eriten, tansiyonu dengeleyen, bağışıklık sistemini güçlendiren, ağrı kesici, kas gevşetici ve antibakteriyel etki gösteren yüzden fazla değerli enzim bulunur. Kişiden kişiye değişmekle birlikte, sülük tedavisi genellikle 5-7 seans uygulanır. Problemli olan bölgenin anatomik yapısına göre kullanılan sülük sayısı da değişir.

Fitoterapi

Fitoterapi

Oksijenli solunum yapan tüm canlılar için oksijen, hayati bir önem taşır. Oksijen, tıpta tedavi amacıyla iki farklı yöntemle kullanılabilir. Bunlardan ilki olan ‌normobarik oksijen, özellikle hastane kliniklerinde solunum güçlüğünün yaşandığı akut durumlar veya ‌KOAH (Kronik ‌Obstrüktif Akciğer Hastalığı) hastası bireylerde kullanılan oksijen tedavisidir. İkincisi, yani ‌hiperbarik oksijen ise atmosferden çok daha yüksek bir basınç altında ve yüzde yüz oranında oksijen içeren ortamlarda uygulanan tedavi yöntemidir. Normalde havada yaklaşık olarak %21 oranında oksijen bulunur. Ozon terapisi esnasında yüksek basınç altında yüzde yüze kadar çıkarılan oksijen oranı sayesinde plazma içerisinde çözünen oksijen miktarı arttığından çevre dokulara ulaşan oksijen de artar. Bu sayede damar hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığın tedavisi mümkün hale gelir.

Kupa Tedavisi

Kupa Tedavisi

Kupa Tedavisi binlerce yıl öncesine dayanan eski bir tıbbi tedavidir. Eski Çinliler, Koreliler , Mısırlılar ve Araplar Hacamati geleneksel tedavinin bir şekli olarak kullanmışlardır. Avrupada bu uygulamanın Bronz çağa kadar dayandığuna inanılmaktadır ve modern cerrahinin gelişine kadar kupa tedavisi Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya’nın yanısıra Amerika Birleşik Devletleri’ndeki doktorların rutin tıbbi uygulamalarınınn bir parçası olmuştur. Uzak Doğuda (Çin ve Kore ), Kupa tedavisi hem batı tıbbı hekimleri hem de geleneksel tıp hekimleri tarafından uygulanmaya devam etmiştir. Türkiye’de bu ‘kupa tedavisi’ veya ‘hacamat’ denilmektedir.

İngiltere Kupa Dermeği’ne (2008) göre, kupa tedavisi kan toplamak için lokal bir cilt vakumu oluşturmaya ve ardından ciltten az bir miktarda kan çekmek için yüzeysel deri insizyonlarıyla ikinci bir vakuma dayanan eski bir tıbbi tekniktir. Alınan kanın miktarıyla klinik fayda arasında bir ilişki yoktur.

Son yıllarda kupa tedavisine olan akademik ilgi hızla artmıştır ve kupa tedavisinin bir dizi durumda etkili olabileceğine dair giderek artan kanıt mevcuttur. Araştırmacıların özellikle ilgi duydukları kupa tedavisinin etkileri; migren, romatizma, fibromiyalji, artrit ve sırt ağrısı gibi ağrılı durumlardır (Cao ve arkadaşları 2012). İlaveten, Tip 2 diyabet ve infertilite gibi erkek ve kadın endokrin hastalıklarında kupa tedavisinin faydalarına ilişkin artan klinik veriler mevcuttur (Rajput 2015).

Akupunktur

Akupunktur

Akupunktur latince kökenli bir kelimedir ve iğne anlamına gelen “acus” ve batırmak anlamındaki “punctio” kelimelerinin bir araya getirilmesiyle oluşmuştur. Akupunktur, cilt üzerindeki belirli noktalara çok ince iğnelerin batırılması ve bu noktaların uyarılması prensibine dayanan bir uygulamadır. Akupunktur, çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde binlerce yıldır başarıyla kullanılmıştır. Geleneksel Çin tıbbının ayrılmaz bir parçası olan akupunktur, vücudun enerji akışını dengeleyerek organizmanın kendi kendini iyileştirme gücünü artırmasına yardım eder.

Ozon

Ozon

Oksijenli solunum yapan tüm canlılar için oksijen, hayati bir önem taşır. Oksijen, tıpta tedavi amacıyla iki farklı yöntemle kullanılabilir. Bunlardan ilki olan ‌normobarik oksijen, özellikle hastane kliniklerinde solunum güçlüğünün yaşandığı akut durumlar veya ‌KOAH (Kronik ‌Obstrüktif Akciğer Hastalığı) hastası bireylerde kullanılan oksijen tedavisidir. İkincisi, yani ‌hiperbarik oksijen ise atmosferden çok daha yüksek bir basınç altında ve yüzde yüz oranında oksijen içeren ortamlarda uygulanan tedavi yöntemidir. Normalde havada yaklaşık olarak %21 oranında oksijen bulunur. Ozon terapisi esnasında yüksek basınç altında yüzde yüze kadar çıkarılan oksijen oranı sayesinde plazma içerisinde çözünen oksijen miktarı arttığından çevre dokulara ulaşan oksijen de artar. Bu sayede damar hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığın tedavisi mümkün hale gelir.

Ozon Terapi

Ozon Terapi

Aktif oksijen molekülü olan ozon gazı kullanılarak yapılan iyileştirici tedavilere ’’ozon terapi’’ denilmektedir. Ozon tedavi ya da Almanların deyimiyle ‘’Kan yıkama’’ pek çok hastalıkta kullanılır. Ozon terapinin en önemli özelliği, hastaya ve hastalığa özgü olmak üzere vücuda farklı yollarla verilebilmesidir. Ozon terapi, güvenli, etkili ve bilimsel bir uygulamadır. Oldukça eski bir tedavi yöntemi olmakla beraber her geçen gün yararlı etkilerinin sayısı artmaktadır.
Ozon Terapi Vücudu Nasıl Etkiler? 
Beyaz kan hücrelerinin (savunma hücreleri olup enfeksiyonlara karşı korur) oluşumunu artırır, fonksiyonlarını artırır. Bakteri, virüs ve mantarları öldürür. En güçlü doğal ve atık bırakmayan dezenfektandır. Bağışıklık sistemini güçlendirerek enfeksiyonlara karşı direnci artırır. Bağışıklık sistemini düzenleyici özelliği ile bağışıklık sisteminin sapmasından kaynaklanan hastalıkların tedavisinde iyileştiricidir. Hızla büyüyen kanser hücrelerinin çoğalmasını ve yayılmasını engeller. Alyuvarların (kanda oksijen taşıyan kırmızı hücreler) elastikiyetini artırarak kılcal damarlardan geçişini hızlandırır. Kanın dokulara oksijen bırakma yeteneğini artırarak organların oksijenlenmesini artırır. Hücre içi solunumunu (hücrenin fonksiyonu görebilmesi için gerekli enerji kaynağını elde etmesi) hızlandırır. Detoks edici özelliği ile vücudumuzdaki kimyasal maddelerin temizlenmesine yardımcı olur.(Kurşun, civa gibi ağır metal zehirlenmeleri, böcek öldürücüler, ilaç atıkları, asidik maddeler, tarım ilaç kalıntılarının atılmasını hızlandırır.) Vücudumuzdaki doğal ağrı kesicilerin açığa çıkmasını sağlayarak ağrı kesici özellik gösterir. Kanın kıvamını azaltır, akışkanlığını sağlar, böylelikle damar duvarındaki plakların yumuşamasını ve küçük kan damarlarındaki tıkaçların çözülmesini sağlayarak dolaşımı düzenler.
Ozon Tedavisinin Yararları 
Hücre ve dokulara giden kan dolaşımını artırır
Damarları yeniler, tansiyon düzenlenmesini sağlar
Eklem ağrılarını ve kas rahatsızlıklarını iyileştirir
Bağışıklık sistemini güçlendirir
Deri kan dolaşımını arttırarak cilt yenilenmesini sağlar. Daha temiz, daha yumuşak daha genişlemiş bir cilde kavuşturur.
Derinin üçüncü bir böbrek ya da ikinci bir akciğer sistemi gibi çalışmasını sağlar.
Hormon ve enzim üretimini normale döndürür.
Beyin fonksiyonlarını iyileştirerek, hafızayı kuvvetlendirir.
Stres hormonu olarak adlandırılan Adrenalini okside ederek depresyon gerginliğini   gidermeye yardımcı olur.
Kan ve lenf sistemini temizler.
Kaslarda biriken toksinin giderilmesini sağlayarak kasların esnekliğini arttırır.
Kronik yorgunlukları giderir.
Konsantrasyon bozukluklarını düzenler.
Cinsel istek ve performansı arttırıcı etkisi vardır.
Ozon Tedavisi Hangi Hastalıklara İyi Gelmektedir?
Dolaşım bozuklukları
Bel ve Boyun Ağrıları
Bağırsak Hastalıkları
Deri Hastalıkları
Kas Hastalıkları
Eklem Ağrıları ve Kireçlenme
Şeker Hastalığı
Alerji
Sporcularda Performans Artırma
Ozon Terapinin Belli Başlı Uygulama Yöntemleri Nelerdir?
Major Yöntem;  En yaygın kullanılan bu metotla 50-200 ml kan alınarak, dozu belirlenmiş ozonla karıştırıldıktan sonra tekrar kişiye geri verilmesidir.
Minor Yöntem; Kişiden alınan 2-5 cc kan, belirlenmiş dozda ozonla karıştırılarak kas içine enjekte edilir.
Subkutan; Belirlenmiş doz ve hacimdeki ozon gazı ince uçlu bir iğne ile cilt altına enjekte edilir.
Vücut Boşluklarına Ozon Gazı Verilmesi; Rektal- Makat yoluyla, vajinal ve kulak yoluna püskürtme ile ozon verilir.
Eklem İçine Ozon Gazı Verilmesi; Eklem rahatsızlıklarında uygun bir iğne ile belirli dozda ozon gazının eklem içine verilmesidir.
Ozonlanmış Ürünlerin Kullanılması; (Ozonlu su, ozonlu yağ gibi ozonlanmış sıvıların haricen sürülmesi şeklinde uygulanır.)
Kitle veya lezyon içine veya etrafına ozon uygulaması.
* Sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz

Aromaterapi

Aromaterapi

Aromaterapi; aromatik bitkilerden elde edilen uçucu yağların fiziksel, fizyolojik ve psikolojik rahatsızlıkların iyileştirilmesi ve tedavisinde kontrollü olarak kullanımıdır.

Aromaterapi çoğunlukla güzel kokuların organizma üzerindeki etkisi olarak bilinse de aslında bitkileri bir bütün olarak ele alan fitoterapi (bitkisel tedavi) biliminin bir parçasıdır. Aromaterapi daha geniş tanımı ile uçucu yağların şifa amacıyla kullanılmasıdır. Tamamlayıcı ve holistik tıp anlayışı içinde önemli bir yere sahiptir.

İnsan sağlığına yönelik kullanımları için klinik aromaterapi, aromatik tıp veya uçucu yağ tedavisi de denmektedir.

Aromaterapi, çok geniş ve zengin bir kullanım alanına sahiptir.

Uçucu yağlar, tedavi edici alan dışında; kişisel bakım, “kendini iyi hissetme” karışımlarında, koku ve gıda sektöründe de kullanılırlar.

“Aroma” günümüzde doğal olmayan aromaları, kimyasal kokuları da çağrıştırmaktadır. Oysa aromaterapide kullanılan moleküller tamamen doğaldır. Sadece doğru dozlarda, doğru uygulama şekliyle ve uygun sıcaklıkta etkilerini göstermektedir. Kimi uzmanlar bu nedenle aromaterapi kelimesini bu alanı tanımlamakta yetersiz bulmaktadır.

Günümüzde uzmanlar aromaterapinin alternatiften çok tamamlayıcı bir sağlık metodu olduğunda hemfikirdir. İlaçların çoğunun bitki ekstreleri ya da moleküllerinden elde edildiği bir gerçektir. Aromaterapi bir başka bakış açısıyla etken maddeleri en konsantre haliyle barındıran uçucu yağları dolaylı değil doğrudan kullanmaktır. Bu konsantrasyondan dolayı, tüm uçucu yağ kullanımları uzmanlık gerektirir.

Dermaroller

Dermaroller

Dermaroller Nedir?

Güneş lekelerinin tedavisinde ve çatlak tedavisinde Dermaroller uygulaması kullanılabilmektedir. Bu uygulama kısa sürede verimli sonuçlar alınabilen etkili bir uygulamadır.

Dermaroller Faydaları Nelerdir?

Dermaroller, akne oluşumunu engelleyerek, akne sonrasında oluşan lekeleri ortadan kaldırılmasında etkili olur.
Ciltteki genişleyen gözeneklerin küçülmesini sağlar.
Güneş ışınlarından zarar görmüş cildin iyileşmesine yardımcı olur.
Ayrıca saç kaybı yaşayan kişilerin tedavilerinde, göz çevresinde oluşan morluklar ve torbalar için de kullanılabilmektedir.
Boyun ve dekolte bölgelerinde görülen kırışıklıklar ve sarkmalar için kullanılabilen uygulamanın çatlaklar üzerinde de gözle görülür bir etkisi vardır.
Bu sorunların yanı sıra siğil tedavisinde de kullanılabilmesi mümkündür.

Dermaroller Hangi Bölgeler İçin Kullanılır?

Yüz,
Vücut,
Saç bölgesi,
Göz altı bölgelerinde etkili olabilmektedir.
Yapılan uygulamalarla oldukça tatmin edici sonuçlar alındığı saptanmıştır.

Dermaroller Nasıl Kullanılır?

Dermaroller uygulamasının öncesinde bazı hazırlıklar yapılması gerekmektedir. Öncelikle cildinizde bulunan makyaj çok iyi bir şekilde temizlenmelidir. Temizleme sonrasında cildin dezenfekte de edilmesi oldukça önemlidir. Daha sonrasında işlemi yapılacak bölgeye saf hyaluronik asid uygulanır. Bu hazırlık sonrasında Dermaroller kullanılabilmektedir.dermaroller bölgeleri Cihaz dik bir şekilde bölgeye uygulanmalıdır. Bu şekilde cilde girip çıkan ultra ince iğneler, cildin üst kısmında mikroskobik delikler açılmasına yol açar.

Açılmış olan delikler ile cildin kendini yenilemesi için gerekli olan tetikleme işlemi gerçekleştirilmiş olmaktadır. Cihaz ile uygulama sonrasında ise kişiye peptid maskesi uygulanmaktadır. Bu maske yatıştırıcı özelliğe sahiptir.

Uygulama ortalama olarak yarım saat 45 dakika arasında sürmektedir. Bölgeye göre değişen süre 1 ile 3 saat arasında da gözle görülür bir değişiklik görülmeye başlanmaktadır. Uygulanan süre boyunca kollajen ve elastin sentezi sağlanmaktadır. Bu uygulamalarının yanı sıra kan dolaşımında da hızlanma meydana gelmektedir.

Sonuç olarak cildin sıkılaşması ve elastik yapısının gelişmesi sağlanmış olur. Yapılan uygulamanın ardından bir süre güneş ışığından uzak durmak gerekmektedir. Ciltteki gözeneklerde açılmalar meydana geldiği için güneş ışınları bu bölgelere zarar vermektedir; eğer kişinin mutlaka dışarı çıkması gerekirse 50 faktör güneş kremi kullanması tavsiye edilmektedir.

Dermaroller Uygulaması

Yapılan dermaroller uygulaması esnasında kullanılan iğneler derinin üst kısmına mikro delikler açmaktadır. 15 defa ardarda uygulandığında 2 santimetrelik bir bölümde yaklaşık 250 ile 500 arasında mikro delik açılmaktadır. Açılan bu delikler cilde yarar sağlamaktadır. Bu sayede cildin kendini yenileme özelliği devreye girer. Böylelikle cildin yenilenmesi ile cilt sorunlarının ortadan kalkması ve engellenmesi sağlanır.

Uygulama öncesinde uygulama yapılacak alana anestezi etkisi veren yani uyuşma sağlayan kremler sürülmektedir. Bunun sonucunda uygulama yapılan kişi herhangi bir acı hissetmemektedir. Yapılan uygulama sonrasında bazı hassas bölgelerde ufak çaplı kanamalar görülebilir. Uygulama yapılacak alana; hem uygulama sırasında hem de uygulama sonrasında cildin yenilenmesini sağlayan özel kremler sürülmektedir. Sürülen bu kremler sayesinde iğnenin daha fazla etki etmesi sağlanmaktadır.

Dermaroller uygulaması oldukça özenle yapılması gereken bir uygulamadır. Uygulama sonrasında ciltteki etkileri hemen gözlemlenebilmektedir. Cildin kendini yenileme süresi bu süreç sonrasında hızlı bir şekilde başlar. Hem erkeklere hem de kadınlara rahatlıkla uygulanabilen bir uygulamadır.

Dermaroller Acıtan Bir Uygulama mı?

Dermaroller uygulaması ilk etapta kişiye biraz acı verebilir; ancak ikinci seans sonrasında acı hissi azalmakta hatta tamamen geçmektedir.dermaroller uygulaması Eğer uygulama yapılan kişi acı hissetmeye devam ederse ve rahatsız olursa bölgenin uyuşması için kremler kullanılabilmektedir. Uygulanan kremler sonrasında uygulama yaptıran kişinin acı hissi tamamen ortadan kalkmaktadır.

Dermaroller Kullanılmadığı Durumlar

Dermaroller başarı oranı yüksek bir tedavi olmasına rağmen bazı durumlarda uygulanamamaktadır. Kanser hastalarına, kemoterapi gören kişilere, daha önce uygulamayı tercih etmiş ve vücudunda iz kalan kişilere uygulanmaması gerekmektedir. Aktif olarak enfeksiyonu olanlarda, gebelik ve emzirme durumlarında, doğum kontrol hapı kullananlarda da tavsiye edilmemektedir. Uygulama yaptırmak isteyen kişilerin bu durumlara dikkat ederek uygulamayı tercih etmeleri gerekmektedir.

Cool Lifting

Cool Lifting

CooLifting Nedir?

CooLifting tam da cildim için bir şeyler yapmalıyım ama acısız, ağrısız ve de çok kısa sürmeli diyenlere uygun bir cilt yenileme uygulamasıdır. Sadece 5 dakikada hızlı, güvenle ve de etkin sonuç alabileceğiniz sonrasında da sosyal hayatınıza ara vermek zorunda olmadığınız bir cihazlı cilt yenileme, gençleştirme uygulaması deneyimini CooLifting ile yaşayabilirsiniz.

Nasıl çalışır?

CooLifting, ciltte meydana gelen sarkmalarda, yüzeysel çizgilerin ve derin kırışıklıklarda iyileşme sağlayan, etkileri ciltte kalıcı olarak gözlemlenebilen bir iyileştirme, gençleştirme sağlayan cihazlı uygulamadır.

Orijinal “gun” yani tabanca olarak nitelendirilen tabancayı andıran başlık ile cilde düşük derecede (soğuk) yüksek basınçta CO2 (karbondioksit) püskürtülerek, kan mikro dolaşımı hızlandırılması hedeflenerek, damarların genişlemesi sağlanır. İşlem sırasında kullanılan soğuk basınç dermiş üzerinde uyarıcı ve iletken görevi görür. Bu uygulama sırasında hyaluronik içerikli serumlar da cilde püskürtülerek genişleyen damarlar vasıtası ile derine inerek etki etmeleri sağlanır.

Çok düşük sıcaklıktaki yüksek basınçtaki CO2 ve hyaluronik asit birleşimi, cildin alt katmanlarında kolajen ve elastin oluşumunun hızlanmasını, artmasını sağlar ve dokuların daha fazla nemlenmesi sağlanır. Uygulama sonunda cilt yenilenir, yüz ovalinde toparlanır, yüzeysel çizgilerin görünümü iyileşir, derin kırışıkların ise derinlikleri azalır.

Uygulama sırasında basınç ve soğukluk derecesi sürekli kontrol altında tutulur, bu yüzden uygulama oldukça güvenlidir.

Seans

Özel günler öncesinde hızlı bir etki görmek için 1 kez uygulanabildiği gibi 6 seans olarak uygulandığında maksimum etki sağlanır.

WhatsApp Hattı
Özlem Ateş Canlı Destek
Whatsapp üzerinden iletişime geçmek için aşağıdaki linke tıklayın!